Marmaray'ın tuşuna o bastı...
Ahmet Arif Denizolgun, 55. T.C. Hükümetinde, 4 Ağustos 1998 - 11 Ocak 1999 tarihleri arasında Ulaştıma Bakanlığı görevinde bulundu. Bu dönem içinde dürüstlüğü, çalışkanlığı ile dikkat çekti.
Denizolgun, görevi başında iken Marmaray projesini yürürlüğe koydu. Japonya ile kredi anlaşması bile yapıldı.
Zengin
fakir, büyük küçük herkes Türkiye'nin ulaşım problemlerini biliyor ve
çaresizlik içinde bu problemlere boyun eğiyor. Artan nüfus ve araç
sayısıyla birlikte hergeçen gün artan ulaşım problemlerinin yakın bir
gelecekte de düzelebileceğine pek ihtimal verilmiyor.
Ulaşım
sistemimizin aksaklıkları yüzünden binlerce ölümün, heba olan paranın,
kaybolan zamanın suçlusu ise bir türlü bulunamıyor; suçluyu bulma
konusunda bugüne kadar yapılan tek tesbit, Türkiye'deki demiryolu
sisteminin çok yetersiz oluşu ve ağırlık verilen karayollarının da bir
çok kaybı beraber getirdiği oldu. Demiryollarının yararları,
karayollarının dezavantajları bilinen tek somut suçlu olsa da, bu suçlu
hâlâ aramızda dolaşıyor. Her gün trafik canavarına teslim olanlar,
malını, zamanını kaybedenler gün gibi ortadayken en büyük suçlu
karayolları ve bu suçluya kimse dokunamıyor; çünkü onun da lobisi olduğu
iddia ediliyor. Karayollarının arazi, inşaat, otomotiv, petrol gibi
sektörleri fazlasıyla beslediği ve bu beslenmenin karşılığında da güçlü
bir lobinin Türkiye'deki karayollarının hakimiyetini bozdurmadığı
söyleniyor. Sektörleri belli bu lobinin kimlerden oluştuğunu söylemeye
ise hiçbir hükümet cesaret edemedi.
Türkiye'deki
ulaşım sisteminin günahları ve sevaplarıyla bugün için en büyük
sorumlusu olan Ulaştırma Bakanı Ahmet Denizolgun da bu lobiyi isim isim
açıklamaktan çekinenlerden; ancak Ahmet Denizolgun karayolları lobisini
açıklamayı şimdilik sakıncalı bulsa da, bu lobinin etkisini kırarak
İstanbul Boğazı'na raylı tüp geçit yapmaya ve eksiklikleri herkesçe
bilinen demiryollarını ıslah etmeye kararlı. Lobilerin etkisini kırmak
için de hazırladığı ulaşım projelerini kamuoyuna anlatıp, projeleri
milli bir yatırım haline getirmek istiyor.
LOBİYİ TANIMAM
Ulaştırma Bakanı Ahmet Denizolgun bakanlığı süresince yapacağı projelerin en önemlisi olarak İstanbul Boğazı'na 'raylı tüp geçit'
yapmayı hedeflemiş. Ahmet Denizolgun, ilk kez 1860'ta Osmanlı Devleti
zamanında gündeme gelen İstanbul Boğazı'na yapılacak tüp geçidin
önündeki en büyük engel, yapılması sık sık gündeme gelen 3. Boğaz
Köprüsü'nü görüyor. İstanbul Boğazı'na yapılacak 3. köprünün raylı tüp
geçide oranla faydasının çok az olacağına inanan Ahmet Denizolgun;
➥
"Raylı tüp geçit projesi için denizin altından 20 km derine rayların
döşenecek olmasına rağmen ekolojik denge 3. köprüye oranla çok daha
sağlıklı kalacak. Yapılacak 3. bir köprüde ulaşım problemleri hemen
hemen aynı seviyede kalacak. Şehrin 23 hektar yeşillik alanı istimlak
edilecek ve böylece zaten az olan yeşillik daha da azaltılacak" diyor.
Denizolgun,
şirketlerin İstanbul'da boğazın iki yanını birleştirmek için onlarca
proje hazırlandığını ve bu projelerin çok büyük kısmının şirketlerin
kendi çıkarları için hazırlandığını belirterek;
➥
"Kamuoyunda tartışılan projelerden bir tanesi de Sarayburnu, Bostancı
arasında yapılacak geçit; bu projede denizin altından 60 km.lik ulaşım
sağlanacak. Bu, teknik olarak mümkün değil. Bunun gibi hükümetlere baskı
yapılan bir projenin hayata geçirilmesi mümkün değil" diyor.
Hazırladıkları
projeyi Nisan ayında yapılacak seçime kadar ihale etmeye kararlı.
Projenin hayata geçirilmesi için gereken kredinin 2.3 milyar dolarlık
kısmının Japonya'dan bulunduğunu söyleyen Ahmet Denizolgun, bu kredinin
binde 7.5 faizle geri ödeneceğini ve toplam ödeme süresinin 40 yılı
bulacağını belirtiyor.
Denizolgun,
Japonya'dan alınacak kredinin dışında ihale edilecek bir tüp geçit
projesini kim çıkarırsa çıkarsın Yüce Divana gideceğini belirtiyor ve
ekliyor;
➥
"Rakamlar ortada, şirketlerin güçlerini kullanarak hükümetlere
dayadıkları projelerin dayanakları da belli. Japonya'dan alınacak kredi
de önümüzdeki günlerde kesinleşecek. Bu avantajlı duruma kolay
gelinmedi. Boğaz'daki tüpgeçit, köprü yarışı son yıllarda hep
tartışıldı. Yap, işlet, devret modelinin yararları anlatılır durulurken
bugünkü Japon kredisi ve projemizin faydası, olaya son noktayı koyacak.
Bu durum kamuoyuna duyurulduğu an bizden sonraki hükümetler de bu
projeyi hayata geçirmek zorunda kalır."
İstanbul
Boğazı'na yapılacak tüp geçit, köprüye göre 20 kat daha fazla insan
taşıyacak, maliyetini birkaç sene içinde çıkartacak, trafik kazalarını
azaltacak, milyonlarca kişinin hayatına hergün fazladan bir saat
ekleyecek, gereksiz petrol tüketimini engelleyecek. Fakat bu projeden
zarar görecek olanlar da yok değil. Raylı geçitle birlikte 11 milyonluk
İstanbul'da ulaşım çok kolaylaşıyor ve bu durum petrol ve otomotiv
sanayicilerini direkt olarak etkiliyor. Yine 3. köprünün yapılamaması
geleceğin İstanbul'una yatırım yapan arazi sahiplerinin, inşaat ve
karayolu sektörünün kazanç elde edememesi anlamına geliyor.
Kamuoyunda
sıkça telaffuz edilen karayolları lobisinin kendisine şimdilik baskı
yapmadığını ama her an bu tür bir baskı beklediğini belirten Ahmet
Denizolgun, lobinin Japon kredisini engellemek için birtakım
faaliyetlerde bulunacağını belirterek;
➥
"Lobi söylentileri hep vardı. Hiçbir güç ulaşım ihtiyacının önünde
duramaz. Dünyanın en kötü ulaşım ağlarından birisine sahipseniz bu
sistemi bir an önce yenilemek için birtakım tehlikeleri göze almak
zorundasınız. Bugünkü hükümetten şu ana kadar herhangi bir baskı
görmedim. Engelle karşılaşacağım kesinse, bu engel denilen lobiyi
tanımayacağım da kesin."
Ulaştırma
Bakanı Ahmet Denizolgun, yıllardır tartışılan ve üzerinde onlarca proje
üretilen raylı tüpgeçit köprü tartışmasına son noktayı koyup bir an
önce ihale açarak karayolları lobisini yeneceğini iddia etse de aklımıza
1992'deki Süleyman Demirel'in Japonya gezisi geliyor ve İstanbul
trafiğinin düzeleceği ümidimize gölge düşüyor. Tam 12 gün İstanbul
Boğazı'na tüp geçit yapılacağına dair ilan veren Süleyman Demirel
iktidarı, müteahhit ağırlıklı işadamlarıyla Japonya'ya yapılan bir gezi
sonrasında aniden karar değiştirdi ve tüp geçit projesinden bir anda
vazgeçildi.
DEMİRYOLLARI ORTA ASYA'YA UZANACAK
Türkiye'de,
ulaşım ve taşımacılıkta karayollarını kullanma oranı yüzde 90'ların
üzerinde. Karayollarının yoğun olarak kullanılmasının en büyük zararını
trafik kazalarında ölenler ve yakınları çekiyor. Dünyada eşine zor
rastlanacak şekilde ölüm saçan Türk karayollarına en büyük alternatifin
demiryolları olduğunu artık herkes biliyor ama demiryollarının işleyişi
hergeçen gün kötüleşiyor. Demiryolları tam 38 yıldır zarar ediyor,
1930'lu yılların teknolojisini kullanan trenler saatte 50 km hız
yapabiliyorken gelişmiş ülkelerdeki trenler saatte 400 km hıza kadar
çıkabiliyor.
İstanbul'da
raylı tüp geçidin yapılmasına engel olup, 3. köprüyü yapmak isteyen
zihniyet, demiryollarının gelişmesini de olumsuz etkiliyor. Türkiye'nin
karayollarının yapıldığı 1950'li yıllarda Amerikan Marshall
yardımlarının ısrarla karayollarına ayrılması, bir çok hükümetin
gündeminde yer almasına rağmen demiryollarına ayrılan paranın
karayollarına kaydırılması zihinlere yine 'lobi' sözcüğünü getiriyor.
Ulaştırma
Bakanlığı'nın projeleri arasında demiryollarının ıslah edilip,
Avrupa'dan Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine kadar işleyen demiryollarını
kurmak var. Türkiye'deki demiryollarının Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine
kadar ulaşması onlarca yıllık bir hayal; bu hayalin önündeki en büyük
engel ise İran'ın bu demiryolu teşkilatını istememesi. İran çeşitli
yollar kullanarak bu isteğinde bugüne kadar başarılı oldu. Ahmet
Denizolgun önce yurtiçi demiryollarının ıslah edileceğini daha sonra da
İran'ın tüm engellemelerine rağmen Türk cumhuriyetlerine ulaşacak
demiryolu teşkilatını kuracaklarını belirtiyor.
Ulaştırma
Bakanı Ahmet Denizolgun'un demiryolu projelerini gerçekleştirmek için
yap,işlet,devret modelini kullanacaklarını ve iyi işleyen bir demiryolu
teşkilatı için Devlet Planlama Teşkilatı'nın, Maliye, Çevre, Bayındırlık
bakanlıklarının da kendilerine yardımcı olmaları gerektiğini ifade
ediyor.
ilk yorumu sen yap
Yorum Gönder